DEAN WAGGENSPACK – Lee Hecht Harrison

Bir kariyer danışmanı olarak bazı durumları sorunlu buluyorum. Birlikte çalıştığım insanların çoğunun aktif LinkedIn profili olmaması ya da varsa bile tam anlamıyla efektif olarak kullanmadıkları gibi.

Çalışma arkadaşlarıma LinkedIn ya da diğer iş odaklı sosyal medya konusunda ne bildiklerini sorduğumda omuzlarını silkiyorlar. Birçoğunun internetteki ayak izleri kısıtlı; profilleri;  adları, basit bir iş tanımı ve geçmiş işlerinin listesinden ibaret.

Bu noktada işverenlerin %70’ten fazlasının yeni yetenek ya da aday arayışında LinkedIn profillerine baktığını hatırlatmam lazım. Bazı araştırmalar kimi sektörlerde bu rakamın %90’a kadar çıktığını ortaya koyuyor. Ve bu eğilim giderek artıyor. Diğer yandan yalnızca bir yıl önceki  araştırmalar çalışanların yalnızca %60’nın sosyal medya kullandığını gösteriyor.

Online profiliniz son derece önemli. Selfie yerine profesyonel çekilmiş bir profil fotoğrafı kullanmanız, uygunsuz dil kullanmamanız, tartışma yaratacak içerikler paylaşmamanız, ne yaptığınız ve bunu nasıl yaptığınızı açık ve net anlatmanız da. Zira birçok insan potansiyel işverenlerin yalnızca profillerine ve yeterliklerine değil online platformlarda neler yaptıklarına da baktıklarını gözden kaçırıyor.

İşverenler özellikle bağlantılarınızın nitelik ve niceliğine ve onlarla nasıl etkileşim içinde olduğunuza bakıyorlar. Bu biraz yüzeysel görünebilir ama aslında bağlantılarınızın sayısı ve onlarla temas halinde olmanız ne tür bir çalışan olacağınız konusunda işverenlere oldukça fikir vermekte.

Networking elzem bir iş becerisidir. Pozisyona bağlı olarak son derece önemli bir güçtür. Sosyal medya doğası gereği yalnızca bağlantıda olduğunuz insan sayısını değil aynı zamanda bu ilişkilere ne denli çaba koyduğunuzu da sergiler.

Yakın zamanda bir kişinin en az 500 bağlantısı olması gerektiğini ifade eden biriyle tanıştım. Bu kişi, zamanını 500’e erişene kadar insanları eklemekle geçirdi. Ne yazık ki bu bağlantıların kim olduğunu çok önemsemedi. Yani sırf bağlantı kurmak adına bağlantı kurdu. Aslında bu bağlantılar onun etkileşimde bulunacağı, yardım alacağı ya da danışmanlığına başvuracağı kişiler değildi. 500’e ulaştığında LinkedIn profiline bakan herhangi biri bu bağlantıların bir “network” anlamına gelmediğini rahatlıkla görebilirdi.

İş odaklı sosyal medyanın güzelliği, benzer işler, beceriler ve ilgilere sahip insanların bağlantıya geçmesini, birbirinin deneyimlerinden faydalanmasını sağlamak. Eğer onu yalnızca kendinizin gerçekçi olmayan bir resmini çizmek için kullanıyorsanız er ya da geç yaptığınız ortaya çıkacaktır. Ve bu, yeni bir iş bulma şansınızı azaltacaktır.

Networkünüzü insanlarla ilişkilerinize emek vermeden şişirmek, özgeçmişinizi abartmakla aynı anlama gelir.
Sosyal medyada kendiniz olmanız gerekir. Yeni bir bağlantı kurduğunuzda, takip edin, sorular sorun, içerik paylaşın (bloglar, makaleler, sunumlar) tartışmalara katılın. Yalnızca bir şeyi repost edip beğenmekle yetinmeyin fikir alış verişinde bulunun. Böylece bir şeyler öğrenebilir- ya da bir sonraki yüz yüze görüşmenizde paylaşabileceğiniz bir bilgi edinmiş olursunuz.
Bu tür hareketler insanlara yalnızca kontak biriktiren biri değil, düşünen biri olduğunuzu gösterir. Günümüzün işverenlerinin aradığı kişi ise tam anlamıyla budur; gerçekten düşünen insan.